Popüler Yayınlar

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Daha ne kadar hızlı atabilir

Bir kalp daha ne kadar hızlı atabilir, daha önce de bu kadar hızlı atmış mıydı? Onu bile unuttum. O kadar güzel, o kadar benim ki. O kadar benim ki! Başka hiç kimse ile düşleyemiyorum onu. Başkası ile olabilirse neler yapabilirim, nasıl sarsılırım bilmiyorum. Her an yüzünü görmeme gerek yok. Şimdiki kadar görsem yeter. Neredeyse her gün yani. Ona bir isim bile bulamıyorum. Çünkü o kadar benim olmasına rağmen aynı zamanda da hiç benim değil. Kim, neyin nesi, neden yasak. Bunları yazmak istemiyorum. Belki gerçekten benim olursa yazarım.
Ama şöyle söyliyim, yani her anlattığı, her söylediği, en gülünmiyecek şeye bile gülebilirim o gülünsün diye söylediği için. Beni durdurup bir şeyler anlattığında gözlerimi onun silueti ile süslemek, başımı omzuna yasladığında başımı kaldırmak istmemek. O kadar arkadaşız ki, bunu bozmak bile istemiyorum. Ama artık o kadar seviyorum ki. Onu bensiz, beni onsuz düşünemiyorum. Onu başkası ile hiç düşünemiyorum. Sevgilim olmasa bile olur şimdi, sevgilisi olmasam da. Şimdiki gibi en kıymetli ben olıyım yanında. Hep ben olıyım en sonunda bir arada olalım. Biz olalım. Eğer biz olacaksak, şu an ona dokunmamaya bile katlanırım. Bu kadar aksilik, bu kadar şanssızlık varken aramızda. O kadar insan girmeye çalışırken, kendimize yarattığımız bu gizli dünya bozulsun istemiyorum. Umrumda değil aramızdakiler ama bizi bozarlar diye bilsinler istemiyorum hislerimi. Sanki o varmış gibi, sanki o seviyormuş gibi. O seviyorsa ben de severim gibi. Arkadaşım diye yaratmış olamaz bize bu dünyayı diye düşünüyorum. Umuyorum, istiyorum, seviyor diye yaratmış olsun. Seviyor diye yanımda olmuş olsun. O yüzden beni arıyor, o yüzden bana kızıyor, o yüzden bana bakıyor olsun. O yüzden başımı göğsüne yaslıyor olsun. O kadar anlatamıyorum ki burası bile bozar bu büyüyü diye. Tek bildiğim bir ay onsuzum. Gitti ve olmıcak bu kadar süre, döneceği ana kadar beklemek, sonra yeniden sarılmak, sonra başımı göğsüne yaslaması. Ayakta dururken benim ancak boynuna gelen boyumdan dolayı başımı kaldırıp gözlerinin içine bakmam. Hepsini özlicem. Onu görmeyi çok özlicem. Hem de çok.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

yasak meyve

Yasak olan şey her zaman çekicidir deriz. Öyle midir bilmem. Tek bildiğim yasak oldukça gelen her adımı gördüğüm, her adımı farklı anlamlara yormaya çalıştığım, sonra bir an durup evet bana geliyor dediğim, sonra durup ama benim olamaz, o yasak dediğim bir meyve işte. Kalbimi boğan, yeni şarkılar öğrenme isteği uyandıran bu adam. Neden hep bu heyecan varken yasak olur. Yasak olmasa yine bu kadar heyecan olur mu? Kafam o kadar allak bullak ki. Tek bildiğim, kimseye söyleyemediğim bir şey bu. Hiç kimseye söylemediğim, söyleyemediğim ilk şey bu. İstediğim ama adım dahi atamayacağım, adım gelse anlamazdan geleceğim bir şey.
Uzanıp o meyveye, koklamak, tatmak isterken, sadece bakmak. Sadece bakılmak. Rüyalar bile yaratamamak. Buraya yazmaktan bile korkmak. Delice haykırmak istiyorum. Ne oluyor, neler oluyor? Hayır aşık olmuyorum sana demek istiyorum. Hayır geçen sene aynı durumda bastırdığım duygular, hayır hiçbiri yok demek istiyorum. Yasaksın, yasak. Ama yine de istiyorum. Üzgünüm ama istiyorum. Kokunu almak, kokumu vermek istiyorum. Yazamıyorum bile, hissedemiyorum. Hissediyorum ama her hissi içimde boğuyorum. Korkuyorum, kendimden, çok istediğim aşktan. Saçmaladıysam affola. Ama şu an hayatta da şu saçma hallerdeyim.

19 Mayıs 2011 Perşembe

Geri dönmek, bu kadar mı zor?

Blogspotun engellenmesi, şifremi kaybetmem derken o kadar zor oldu ki buraya girebilmem. Neyse sonunda girebildim. Genco ile kapandı konu. Neden kapandı, inanın bende bilmiyorum, ha bunda yanında bir kızı devamlı görmeye başlamamın bir etkisi var mı derseniz, elbette var derim. Sinir krizleri geçirdim resmen. Ben biraz mal olduğum için, karşımdakini tam olarak tanımadan yanaşmam, mal mıyım yani sonuçta, niye yanaşıyım. Neyse işte, hoş bir ablamız çocukla şşipşak tanışıp bağlamış gencoyu. Hayırlı olsun diyoruuuz. Neden mi? Çünkü atlattım bu konuyu, hatta kırılmadım bile çok.
Belki de onu, kendi yaşadıklarımdan uzaklaşmak için kendime bir araç edinmiştim, o yüzden canım yanmadı. Ya da belki kızla ilgiili söyledikleri yüzünden. Beraber olduğun bir insan, mutlaka bir şeyler hissetmen gerekir değil mi? Gidip de kız arkadaşı olmasa da takıldığı insanın arkasından, "sadece güzel ya, höööf" diyen bir erkek. Evet işte bundan soğurum. Benle birlikte olan erkeğin, bana aşık olmasını isterim çünkü, onun için "sadece güzel, höööf" olmak değil. Neyse kendisi genco deil, hanzoymuş. Sadecegüzelhööf hanfendiye de allah sabır versin diyoruz.
Hıyarla görüştük biraz, o barışmak istiyorum dediğinde tekrar koptuk, sonra tekrar görüştük, tekrar koptuk, arkadaş olamayacağız onla bunu anladım. "Sevgilim olmaman önemli değil, benim istediğim gibi yaşayacaksın" ne demek sonuçta. Neyim ben, kapatma mı? Pardon? Neyse, hata bende, tamamen görüşmemek lazım ondaki beni, bendeki onu silmek için bunu anladım. Yine de özlüyor insan. Kardeşin, baban, sevgilin olmuş gibi o adam sonuçta.
Şimdi bir şeyler var, bir hisler ama o kadar gerçek değil ki. Anlatma istemiyorum o yüzden. Hatta biraz da korkunç ve bu kadar soyut ve korkunç bir şeyden bahsetmeye gerek görmüyorum, görmemeliyim. Sadece güzel. Güzel, hem de baya güzel. Hooooof!
(Hatta durum tam olarak bu: http://www.youtube.com/watch?v=5k1kgcezxQE )

26 Mart 2011 Cumartesi

Çocuğum hala, özlemini kaybetmiş bir çocuk.

Alışkanlıktan mı yanar canımız eskiyi hatırlayınca. Yoksa onlarla büyüdük diye mi? Neden her aklımıza geldiğinde yakar canımızı eskiler. Hep özlüyormuşsun gibi gelir. Özlüyor muyum, yoksa sadece harcadık diye mi canım yanıyor anlamıyorum. Sadece bugün canım çok yandı. Sesini duymak öle acıttı ki beni. Özledim demek istedim, gel demek istedim, göreyim demek istedim ama sonra başkası aklıma gelebilirken seni nasıl karıştırabilirim hayatıma dedim. Senin canını yakmak herşeyden çok acıtıyor beni galiba. Belki de asıl sorun bu. Benim canım yanmıştı çok, belki de normal gelmeye başlamıştı bu bana ama senin canının yanması daha çok yaktı beni. Özledim diyemiyorum eski sevgili, içim sızlıyor ama seni geri istememeliyim biliyorum. Belki bitecek bir gün tamamen. O günü bekliycem. Bitmezse eğer içimde yeniden çoğalmanı bekliycem ama şimdi sen yoksun, olmamalısın.
Umarım Genco ile bir hareket yok diye sarmışımdır yine. Ama aramam gerekti seni. Zaten umut verecekhiçbir şey demedim ki sana. Zaten sen de bundan kızdın ya bana. Aramıycam zaten bir daha. Diyeti bozup bugün aradım seni. Ama ilk ve son denilen şey buydu işte. Özledim mi özlemedim mi bilmiyorum, seni yeniden istiycek miyim bilmiyorum. Tek bildiğim, seni hep sevicem. Hem de çokca.
(Hıyar'a... Hala büyümedim, hala tek başıma yola çıkmaya korkuyorum. Babasının kollarından ayrılmak zorunda kalan çocukmuşum sanki. Bu kadar saçma salak hissediyorum sensizken. Ama senle olmak olmaz. Olmaz, olmaaaaz!)

18 Mart 2011 Cuma

Ben Yolumu Kaybetmiş Olmalıyım!

Neler oluyor ve neden bazı şeyler istikrar göstermiyor, bazı insanlar istikrarlı olamıyor bilmiyorum ama ben tahammül etmeye çalıştıkça, işler daha anlamsız bir hal alıyor. Erkekler neden önlerine tamamen bir şey koymanızı beklerler ki.
Benim oğlan, adı neydi, hah Genco. Biz artık bi kaç kere konuştuk onla. Her konuşmamızda gözlerimin içine bakan, gülümseyen ve o sırada başkalarına bakmayan bir adam vardı karşımda. Kendimden geçiyordum resmen onla konuşurken. Mutluluk, güzellik ve en önemlisi hisler. Yeniden onlar vardı artık. Ama işte ERKEK değil mi! Ben bunu facebook'tan da ekledim. Bi iki kere o yazdı konuştuk. Gayet sıcakkanlı davrandı ama bunların üstüne ben kimseye koşamam. Önüme sunduğu hiçbir şey yoktu. Sadece bir kaç konuşma ile ki faceten dahi ben eklemişken ona ne diyebilirdim yani Ne demem lazımdı. "Genco'mmmm, sen malsın galiba, anlamadın ama ben senden hoşlanıyorum." mu demeliydim. Bu hafta beni okulda olabildiğince az görmesini sağladım. Her gün gördü ama en fazla 5 dakika ve beyimiz dün de sıçtı resmen olan ya da olmayan her şeye. Neden iki adım ileri atsam da, on adım geri gidiyorum ben ya!
Bu genco denen dangoz dün de başka bir kız göstermiş arkadaşıma. Hayır gerçekten neler olduğunu birde ben anlasam. Ya da neden böyle olduğunu. Sonra şundan dolayı olabilir mi diye düşünüyorum.Benim arkadaşı, hani Genco'nun önünde, evlencez, kuma falan geyiğini çeviren arkadaşım o gün bu çocuğa omuz atmış kapıdan geçerken. Üç gün önce oluyor bu olay. Genco denen mal yanlış mı anladı ve o da o yüzden mi başka isim söylüyor diye düşündüm ama sonra şunu düşündüm erkekler biz kızlar kadar ince düşünmez, ayrıntı düşünmez. Ben şimdi o mal Gencoya iyi davransam abaza mal bi adama yavşıyor gibi hissetcem kendimi ama bir yandan da acaba arkadaşımın omuz atmasını yanlış mı anladı dicem.
Gerçekten Hıyardan sonra bana bir lanet bulaştı buna eminim! Ki artık onla haftada bir falan gayet normal konuşuyoruz. Yani barışalım dediğinde hayır diyorum ama en azından iki insan gibi konuşabilir hale geldik.
Genco ile olsun istiyorum, çocuk da öyle istiyor sanıyordum ama bakıyorum da erkekler sadece kadın, kadın, kadın diye düşünüyor!!! Hayır gerçekten anlamıyorum. Daha iki ay önce öylesine ilişkiler istemiyorum diyen bi insan şimdi nasıl her gün başka bir kızı gösterir ki. Bide o sırada bariz baktığını görmesem.
Böyle insanlardan tiksiniyorum işte. Her gün ayrı birine nasıl bakabiliyorlar. Ya da kendimden mi nefret etmeliyim, bir insana odaklanıp hayatın geri kalanını yakalayamadığım için.
Her neyse kendi kendime konuşuyorum yine. Sindiremediğim şu, çok şey değil, tek bir şey istiyorum. Seçenekler sunmuyorum. Bir sürü seçenekten ne gelirse demiyorum. Yanlış mı yapıyorum.
Bu kadar insan birden yoldan sapmış olamaz, yanlış yolda olan benim galiba.

26 Şubat 2011 Cumartesi

YETEEEEEEER, Uzak Durun İnsanların Hayatından. Dokunmayın.

İnsanlardan nefret ediyorum şu an. Çoğu insandan. Neden bu çevrendekini kendince koruma isteği erkeklerde. Hıyar hala beni arayıp oraya gitme buraya gitme cümlelerini kuruyor, sen kimsin sana ne dediğimde senle ilgili her şey beni ilgilendirir diyor. Bağırmak istiyorum SANA NEEEE. Yakın erkek arkadaşlarım, yok o genco sana göre değil, bi kere orası kötü burası kötü diyorlar. SİZE NEEEEEE. nefret ediyorum bu olanlardan. Hayat benim ya, susun, uzak durum, karışmayın ya. 
Dün  patlak verdi bende bu nefret. Zaten bizimkiler genco ile önümü kesti resmen. Benim çok yakın erkek arkadaşım var aynı bölümdeyiz ve bizim bölüm erkke dolu oldıuğu için hep beni koruma modundadırlar. Neyse bu salak da bölümden bir arkadaş koluma dokundu bir şey anlatırken gelip sarıldı ve sevgilimden uzak dur dedi. Güldüm falan, ardından da söyledim, bak canım, bak arkadaşım, Genco'nun yakınlarında söleme dedim. Söylesem nolcak, o kim ki dedi. Hoşlanıyorum, ciddiyim bu konuda dedim. Duyarsa duysun dedi, en son ben de o zaman senin beğendiğin kızın yanında aynı hatta kötüsünü yaparım, sakın bulaşma dedim. O zaman birbirimize kalırız dedi. Geyiğe vurduk, istediğin kadar kuma hakkı falan diye. İndik bi güzel cafeye. Sigara içiyoruz, o anda benim dünyam aydınlandı tabi yine* :D Genco girdi çünkü içeri. Haaaa bu arada biz onla normalde(!!) selamlaşmaya başlamıştık romantik romantik. Ve benim hain, komplocu, yakın dediğim arkadaşım araya girdi, çocuğu görür görmez(ki çocuk çöpe bir şey atıyodu üçümüz takılıyo gibi duruyoruz ve kafasını eğdi selam vercek bana sözde) bana sarıldı ve sen sadece benim sevgilim olabilirsin, sadece benim kumam dedi, başımı göğsüne yasladı ama kalakaldım. çocuğa baktım ki, öyle anlamsız bir bakış atıp gitti. Neden şimdi. Benim bu arkadaşım o çocuğu beğenmiyor diye neden önüme resmen taş da değil kaya koyuyor!...
Ve dün! Biz Hıyar'la olsak biten başka bir yılımız olcaktı! yen, bir yıl dönümü. Neyse uzatmıcam. Arkadaşlarla dışardayız, ki bu çıktığım arkadaşlardan hepsini tanıyorum ama sadece 3ü 4ü yakın olduğum insanlar. Gerisi öle bizim bölümden selamlaştığım, sadece konuştuğum insanlar. Çok güzel, içiyoruz, yumuşadık, hayat güzel derken. Ben hıyara mesaj atmak istedim. Hani bilinçli yaptığım bir şey bu. Bu sefer arkadaşım "pişman olacağın bir şey yapmaaaaağğğğ" nidalarıyla telefonu kaptı. Neyse ben atmıştım zaten hıyarıma mesajı. Seni her zaman sevcem ama artık başkasından hoşlanıyorum ve bana karışma istiyorum ama kimse bendeki yerini alamıcak yazdım. Bu da aramış ve arkadaşım açmış. İnsanları ikna etme kabiliyetinden nefret ediyorum bu çocuğun. Beni eve bırakacak olan arkadaşım tutturdu çıkalım gidelim diye. 
Hayır ben daha yeni böyle yumuşamışım hayat güzel olmuş! :Hayır birde burada bir yer vardır böyle sadece belli bir kitle gider. Rock bar desen değil ama böyle popüler bi mekan ama herkes tiksinir de aynı zamanda. Ben nasıl merak ediyodum. Kafalar güzel ya, oradaki bebeleri ikna ettim tabi ben. Oraya gitcxem, hayatımda hiç gitmemişim. Merakımı gidercem ama benim gerzek hıyarı dinleyip korkan arkadaşım aldı beni ordan zorla eve getirdi.
Yazıya tepkiniz ne olur aman uzun siktir et mi dersiniz bilmiyorum ama buraya kadar okuduysanız sizden ricam şu dediklerimi siz de yapmayın. Karışmayın, bırakın artık sarhoş olalım, içelim dağıtalım. Aşık olalım, sevelim, dibe batalım, en tepeye çıkalım. Arkadaşım o çocuğu beğenmedi diye beni ondan uzaklaştırmasına, karşımdaki ben içiorum diye benim eğlenmemi kısıtlamasına son versin. Yeter ya. İnsanların hayatına müdahale etmek ve bunu en basit alanlarda bile yapmak bu kadar kolay olmamalı! Nefret doluyorum bazen insanlara. Yazı anlamsız geldiyse kusura bakmayın ama bir ben içimi döktüm, iki şimdi sizin hayatınıza ilk defa müdahale etmeye çalışaraktan söylüyorum ki karışmayın insanlara ortada tehlikeli bir şey yoksa. Bırakın dibe vurayım, duygularımı dolu dolu yaşıyım.

22 Şubat 2011 Salı

Kalpcikler Görüyorum, Onlar gözükmüyor, Ben Umuyorum

O kadar aptal bir gülümseme var ki suratımda:D Olansa hiçbir şey resmen. Ya benim için çok şey ama bu ki:D Aptal gibi her cümlemin sonunda sırıtıcam herhalde.
Şu benim yakışıklı karizmatik gencocuğum ile tanıştık artık resmen ve o kadar garipti ki. Benim arkadaşımla o tanışıyor ama bu döneme kadar aynı masada dahi oturduklarını görmedim, görsem çocuğu görürdüm zaten:D Aynı masayı eç öyle bir selam veren modları da yoktu ama bugün ben ve arkadaşım oturuyoruz bu geldi benim kankime hadi sigaraya çıkalım dedi. Benim kız da tamam geliriz şimdi dedi. Bu çıktı ardından bizimki çıkalım diyor ama ben kendi hayal dünyamda çocuğa küstüm bile. Hani etafta güzel kızlar var falan ya, hani bi kızı da bak bu hoş diye gösterdi ya. Neyse benim kankiciğim beni zorla çıkardı ama aptal gibi kalbim atıyor çocuğa çemkircem yine diye.
Amaa işler umduğum gibi ters gitmedi. Bizim kızla çıktık, bunun yanında bir arkadaşı var, çocukta benim aynı liseen mezun olduğum sınıf arkadaşım ve sever de beni, iyiyizdir. Ben arkadaşımla muhabbet ediyorum, bu bizi dinliyor. O sırada benim kakitom bana derslerle alakalı bir şey sordu. Sonra yakışıklı karizmatik Gencocuğum da sözlerimi bölüyor konu ile alakalı ama benim dediğimle alakasız şeyler söylüyor. Bu böyle 5 dk. sürdü. En son ben buna dönüp gülümsedim ve devam etceksin herhalde, inatçısın dedim., güldü. Sonra muhabbet etmeye başladık saçma sapan ders derken bu kendinden bahsederken bir yerde "sonuçta çok da yakışıklı biri değilim" dedi. İçimden çığlıklar atıyorum o sırada. "Daş gibisin, en iyisisin, oğlum sen yakışıklı değilsen kim yakışıklı?göster lan" falan diyorum. Sadece gülümsedim, konuştum çokca. O yine dünyanın en güzel gülümseyen insanı, güldü. O anlattı, ben güldüm. Gözlerimin içine bakıyordu dinlerken, yüzü hep tebessüm etmeye hazırdı. İşte bu yüzden istiyorum belki de bu kadar çok. Gözlerimin içine baksın, hep güldürsün beni o da gülsün. Mutluluk denen şey olsun işte. Yarım saat sürdü bu saçma muhabbetler. Şakalar, makalar yapıyorum ama kasmıyorum bile. Hani sanki önceden tanıyorum da şimdi hoşlanmaya başladım sadece çekiniyorum gibi:D
Yüzümü aydınlatsın istiyorum çok mu? Ben de onunkini aydınlatırım. Hiçbir şey olmadı yani ama bugünkü yarım saat benim için uzun süredir olan en güzel şeydi. Gideren omzuma dokundu, görüşürüz dedim ben de. Hep görüşelim nidaları attım tabi içimden de.
(ps.1. Hıyar arıyor 2 gündür. Bugün en sonunda arama beni dedim ama bi kaç gün sonra yine arar heralde. Üzülüyorum o arayınca ama bir yandan bu kadar mutlu oluyorken düşünmek istemiyorum onu. Yıllarca beni umursamadığı gerçeği varken ortada istemiyorum.)
(ps.2 ve de uzun süredir böle kalbimden dışarı uçan çiçekler böcekler olmamıştı. Her yere o tebessüm eden halinin resmini çekip ardından da benim olmalı, bence zaten benim. bana aşık bilmiyor falan yazmak istiyorum. kalpcikler olsun her yerde. hatta olsun dememe gerek yok bugün her yer kalpcik dolu bence. ya ben onu yesem ya:D öyle güzel şeyler:)) )
(ps.3. birde şu adamın şaşkın adlı şarkısını dinleyin. şaşkınım, şaşkınız, şaşkın:D Can Bonomo Şaşkın)

18 Şubat 2011 Cuma

ah bu ben kendimi nerelere koşsam...

Sinirden çatlıycam. Abi ne şans bu ya. hayıt ben mi abartıyorum onu da bilmiyorum. Bu benim genco, adı da bokum yani, isim bile bulamadım bebeye ama estiriyor maşallah. Neyse genco olsun, bu yeni sexy, omuzları, gülüşü ve daha bir çok şeyi düzel olan salağın adı. Neyse, bu yavşak çok net beni kesiyor, alkolün de bana verdiği yetkiye dayanarak bunu emin bir şekilde itiraf ediyorum. Benim bir arkadaş tanıyor az buçuk demiştim galiba, neyse. Bu bebeyle konuşmuş benim kanks bugün, çocuk şu an ciddi bi ilişki istiyorum aslında demiş. Benim kız da halay çekme modunda tabi kafada, çünküüüü ciddi ilişki ben olcam onca. Salak genco tabi bu aralar güzel, akıllı ve düzgün bi kız arıyoru m demiş. Hala bi prob. yok özellikler beni anımsatıyor kıza. Sonra çocuk dönüp başka bir kızı gösterip şu kzıı beğendim aslında diyor. Benim kız da hmm diyebiliyor sadece. Sonra genco dönüp gerçi bu ara çok güzel kız var, öle ciddi bi şe düşünemiorum tam karar veremediğim için diyor. Benim kız da sinirlenip, benim de aklımda senin için biri vardı ama neyse diyor. Salak gencomuz da şimdi sözümden dönemem ama çok merak ettim kim diyor. Aslanım, kankim de sana güvenim kalmadı, söylemicem o yüzden diyor. Ama çocuk on kere kim diyor. Gerzek, mal bebe. Niye kesiyosun lan o zaman. Herkese mi yavşıosun, salak mısın sen? Gerçekten çok özür dilerim çok sinirliyim şu an. Devirdim bir şişe şarabı da. Ya alayınız mı mal. Benim sevgilim varken ben kıymette oluyorum, ayrıldım lan, bitti. Şimdi mi piyasa güzel kız doldu. Şimdi mi battı snein gözüne. Bi yandan da şu var. Hıyarla ben 3 yıl çıktık, bu bana yanaşmadan önce bir kıza aşıktı ve bir sürü kızla da fingirdiyordu. Hani bu bebe de olur gibi geliyor bana. Ama emin de olamıyorum. Neye bu kadar sinirlendim bilmiyorum. Hayır rahat olsam, böyle large gelsin biri, gitsin biri modunda biri olsam kendime yedekler de bulur yola öyle devam ederdim ama cidden beceremiyorum. Bu çocuğa da kendimi odakladım. En baştan yavşak olduğunu bilsem yapmazdım genco. Yaa cidden napsam bilmiyorum ya. Bu kadar boş bir yazı ama aynı zamanda kin dolu bir yazı olamaz emin olun.
(ps. ben mi abartıyorum abi, ama ciddi söyleyin ya. sikecem bendeki bu bahtı!!!!!!!!)
(ps.2. adamı sevmem ama  bu şarkıya sardım, dinleyebilirsiniz. enrique iglesias tonight. klibe de ayrı bi kopuyorum. karı herifin yanına gitcek, taxi şoförü nereye diyo bu mexico diyo. şoför iş için mi diyo biizm saf hatun da hayır zevk için dio ama fingirdeğini başka kadınla basıyo. benim durumda o. basıyorum abi. s.kmişim böle işi)

16 Şubat 2011 Çarşamba

Kalbim atıyor gibi gibi, ben biraz şapşalım sanki.

Şaka gibi şu an. Oooof bir kaç gün içinde neler neler oldu. Kısaca özetlemek gerekirse benim hıyarın annesi çok yakın(erkek) bir arkadaşımla olan resmimi görüp hıyara nasıl bir kız bu falan dmeiş, ki resimde yanyana oturuyoruz sadece. Neyse bu da beni aradı, yardırıyor tabi. Şu kaynana modu dünya döndükçe olacak galiba. Kadın benden nefret ediyo yapacak hiçbir şey de yok. Neyse tabi sana ne falan deyip atlattım onu. Bitti sonuçta. Ben birini beğendim, ay hatta hoşlanıyorum galiba. Aaaay bilmiyorum çok garip:D
Şimdi şöyle oluyor, ben bir erkekte genelde kafasına, muhabbetine falan bakarım, hani en olmadı yüzüne. Neyse oturuyorum o gün okulda, bir erkek var ama hani ne erkek. Ama problem şu ki ben çocuğun yüzünü bile görmedim. Omuzlar nası geniş, nası güzel, kalçası böle çıkık. Hayır malladım resmen, aynı zamanda da şoktayım. Dikkat etmem normalde öyle şeylere. Allahım birde çocuk bana doğru dönmesin mi? Etraf aydınlandı sanki, "nasıl güzelsin sen?" falan diyesim geldi ama o sırada arkadaşlar da muhabbet ediyor bölemedim. Sonra bizim kızlara söyledim ama hoşmuş diye. İnsan topluluğu da şokta. Kendini kasma illa birinden hoşlancam diye diyorlar. Kasan kim halbuki, saniyede şoktaydım ben. Hani kasmak istesem kasacak zamanım olmadı.
Tabi ben kitlendim. Neyse çocuğu bir iki gün daha gördüm ama öyle az buçuk baktım amaaaaa facebook'undaki resimleri falan ezberledim artık yani. Sıyırttım hafiften de denebilir buna. Zaten kafamda çocukla çıkıyorum, ohooo sadece çıkıyor olsak iyi. Ben evlendim falan onla ama yavrum o daha bir şey bilmiyor:D
Gerçi o da bir kaç kere baktı sanki ama emin de değilim. Benim bir arkadaş da tanıyor bunu, bugün bizi 10 dakika aynı masada oturttu. Aaaa ne kadar tesadüf ama arkadaşım azcık hayvan! bizi aynı masada oturtmayı düşünüyor ama tanıştırmıyor. Neyse ben daha bir etkilendim çocuktan. Ama lanet ben, pis ben, kaka ben. Çenem durmaz normalde. Hayır susamam, arkadaşlarım çene olarak doğmuşsun diğer organların sonradan gelişmiş der. Ama yok çocuğun yanında o kız kayboldu. Mal mal gülüyorum sadece. Aaah ben var ya, gereken yerde böyle olurum zaten hep. Ooof ama çok tatlı cidden napcam bilmiyorum en kötüsü bendeki bu hoşlandığım insanın yanında iyice tanışana kadar gerilme olayını unutmuşum ve şu an hatırladım! Çünkü birinden hoşlanıyorum ve susuyorum. Gerçekten bunu nasıl yenebileceğim konusunda bir fikri olan varsa berigelsin ve bi destek çıksın bana:D
Ben ikinci sınıfım ama çocuk son sınıf bu arada. Bence baktı, gerçi bana kalsa zihnimde evlendik bile:D Hayır 3 yıldır kimse ile bir münasebetim olmadığı için hıyar dışında tabi ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. Hayat ne kadar zor oluyor be bazen:D
Tabi benim hıyar bu durumu öğrendi, benim kızlar o benden uzak dursun diye birinden hoşlanıyor demişler. O da aradı ve klasik bir erkek konuşması olaraktan "ya benimsin, ya kara toprağın, pis kaşar" moduna girdi. Hayır gerzek her şeyi anladım da sen kimsin bana kaşar diyorsun. Ayrılalı olmuş 4 aydan fazla. Sen daha bunu geçen hafta anladın diye suç benim mi? En son laf anlat anlat olmayacağını anladım. Ağlamaya başladım ve ona ilk defa bu cümleyi bu kadar net kurdum. "Artık hayatımda sana yer yok, uzak dur benden, istemiyorum seni hiçbir şeyim olarak." dedim. Kalakaldı. Sustu. Sonra sesini duydum, içim acıdı, ama sustum. "İstemiyor musun?" dedi. "evet" diyebildim sadece. "Üzülme sakın ve ben burdayım, seni üzen olduğunda eskiden olduğu gibi benim omzumda her zaman ağlayabilirsin" dedi. O an içim parçalandı yine. Ama artık konuşmayacaktım.
Düşündüğüm başka bir şey ise, bu benim hıyar ruh hastası mı? İlk aradığında kaşardan, kaltağa her kelimeyi sarf etti, sırf bir erkeğe hoş, beğendim dedim diye. Sonra bunları dedi. Ööööf neyse cidden anlayamıyorum galiba ben erkekleri.
Sonuç olarak sexy, tatlı, hot ve daha bir sürü şey olan bu çocuk var. Onun adı ne olsun cidden bulamadım. Yani çocuğa kendi kendime koca rolü bile biçtim ama daha isim bulamadım:D Neyse umarım adam akıllı tanışırız ve bir şeyler gelişir. Amin:D

(ps: cidden 3 yıldır kimseyle flirt etmediğim için vasat ötesiyim. yazıya göre napmam gerektiğine göre i akıl verin be dostlar:D ya da şu susma işimi nasıl aşabileceğimle alakalı. Salak bi mutluluk var üstümde, iş bu vesile herkesi öptüm:D)

(ps2: birde ben çocukla karşılaşınca bile ay anlarsa nolcak, ööf rezil olurum, ööf anlamasın falan diye de moda giriyorum. çocuk biraz cool bi çocuk, ama hani ben de gayet beğenilen bir insanımdır. aay çıldıracağım bir yandan da:D artık susmam lazım. sus. sustum.)

9 Şubat 2011 Çarşamba

Önemli hallerle gidiyorum

Hiç acımayacak sanmıştım. Sanki tamamen bitişi bu sefer hiç yaralamayacaktı beni. Çünkü sendelemekten ilerleyemez hale gelmişti. Ama umulduğu gibi olmuyormuş. Yine acıttı yine. 3 yıl her basit, zor, dehşet ayrılık nasılsa bu da öyleydi.
Hıyarla bitmek üzere olduğunu söylemiştim. Hatta burayı da sırf içimi dökmek için atmıştım. Ben ona bitti demiştim gerçi ama onun bunu idrak etmemesi ve kabullenmemesi hala sevgiliymişiz gibi davranmasından dolayı bitti sayılmıyordu. Ama bugün tamamen bitti. Bana "sen kendini ne sanıyorsun, iyi o zmaan bitsin. Şimdi kendi yoluna git de görelim." demesi bu kadar ağır gelmemeliydi. Bu kadar acı olmamalıydı. Aslında atlatmıştım çok güzel. İzin almadan dışarı çıkabiliyordum, ilk defa içimden gelerek çevremdeki insanları inceleyebiliyordum, abi herşeyi geç, erkek bile kesiyordum:S Yani ben bu kadar aşmıştım. Aştım sanıyordum.
Ama her ayrılıkta onun beni bırakmayışına olan güvenimdenmiş bu. Bu sefer yolu açtı. Kalmayacağım, kalmak istemiyorum da artık. Ama o yola koyulmak ne kadar zormuş şimdi anladım.
Büyüdüğün adam be kızım, nasıl kolay olmasını beklersin. İlk defa aşk dolu öptüğün, şehvetle öptüğün, arzu duyduğun, ilk defa içini tamamen açtığın, ilk defa ve tek birlikte olduğun adam bu, klay mı olacaktı. Buna gerçekten inandın mı diyorum kendime.
Sonra ise aklıma geçen sene geliyor. Geçen sene bugünden iki gün sonra. tam 11inde. O farkında değil o günün yıl dönümünde olduğumuzun. En yakın arkadaşlarımdan biri ile seviştiğinin yıl dönümü olduğunu bilmiyor. Ben biliyorum. Geçen sene üç gün sonrasında o evde olan arkadaşımdan duyduklarımı hatırlıyorum. O an titreyerek yere düştüğümü, boğazımdaki tarif edilmez acıyı, kalbimin bıçaklarla dilimlendiğini ama kulaklarımın daha fazlasını duyamadığını. Hepsini hatırlıyorum. Hıçkırmak ve titremekten saatlerce konuşamadığımı. Nasıl unutabilirim ki. Ondan ayrılmayı, ondan nefret etmeyi, tanımadığın insanlara bile kahkahalar eşliğinde bu olayı anlatıp ardından hıçkıra hıçkıra o yabancılara ağlamayı kim unutabilir ki. Aylarca yemek yiyemeyişimi hatıladım bir de. 50 kilodan 45 kiloya düşüşümü sadece 3 hafta içinde. Sonra da kendimi birini sevmeye şartlamamı, tam bunu başaracakken hastayım demesini. Ölüyorum demesini. Aylarca yalvarışlarını.
Ve sonra mı? Ne kadar aptal olduğuma emin oluyorum sonra, kapıyı bir kere araladıysan ve kovduysan birini içinden, nafile uğraşma. Neden mi. Ben o aralık kapıdan tekrar aldım onu içeri. Tam 5 ay sonra soktum. Kapıyı kitlemeye, onu yeniden kalbime hapsetmeye çalıştım. O da çalıştı, göz yaşlarını gördüm, bana sarılıp ağlayışını, titreyerek bırakma deyişini. "Bir daha kötü hiçbir şey olmayacak. Sadece sen ve snein sözlerin olacak. Sadece sen olacaksın hayatımda. Ve senden değerli kimseyi koymıcam. Sadece bir gece yaptığım bir şey için bizi bitirme, böyle aşklar bitmez." deyişini. Ve o kapıyı kitlemek istedim yine. Onu içeri almışken. Meğer aptalmışım, açılan kapılar kapanmazmış bir daha.
Şimdi o yine aynı adam. Aldatmadı elbette. Bitsin de istemedi. Ama ben onun elinin altında duran, o barlarda gezerken evde oturan sadece okula gitmeye hakkı olan, arkadaşlarıyla görüşmeye izni olmayan kölesi olamazdım. Hele yaşananlardan sonra hiç olamazdım. Zaten benim doğama uymaz ki. Daha önce yapmadığı bir eşyi şimdi benden isteyemez ki. Sırf birini sevmeye çalıştım dedim diye bana bunları diretemez ki. Ve en önemlisi ben içimden ihanetini silememişken bana "kal" diyemez ki.
Dedi 3 ay boyunca dedi. Ama gelip almadı, gelip onun olmam gerektiğini göstermedi. Sadece sözler değildir bizi inandıran. Hatta benim için, asla sözler olmadı inanmamı sağlayan. özlerini görmüyorsam, gözlerinde görsem de benim için senin yaptıkalrını görmüyorsam özür dilerim eski sevgili, benden gelecek bekleme bize.
Şimdi biliyorum, bir gelecek var önümde. Şimdi biliyorum yürüyeceğim. Ama şunu yeni öğrendim, her şeye rağmen acıyacak canım. Her adımımda o da olacak içimde istemesemde.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Bir ben varmış, benden de içeri, öte

Şimdi benim kendimi yavaş yavaş keşfetmem hıyarla başlıyor. Daha önce bir erkeği sadece öpmüşüm en fazla. Arkadaşlarıma anlatıyorum böyle ay boynumu öptü daha aşağı ince gibi oldu ama ben hemen engelledim, hıh, modunda. Neyse şu sapıkla olan şeyler bitince biz hıyarla yakınlaştık. Devamlı yanımda falan bir kaç kere sevgili olalım diyor bu ama ben inatla hayır arkadaşız derken bir gün sinemaya gittik baş başa. Ardından otururken bu küçücük öptü. Dudağımla yanağım arasında küçük bir yerden(ben buraya dunak diyorum bu arada:D) Ve ben nasıl bir heyecan hissettim. O an anladım bu adam benim için farklı diğerlerinden diye.
Ve biz başladık. Şimdi aşkımızın büyüklüğü, karışık duygular, yaşadığımız şeyler diye başlamayı çok isterdim ama şu an başka şeylerden bahsetmek istiyorum. Onla başlayana kadar gerçekten kendimi keşfetmemiştim, bilmiyordum. Ve normalde korktuğum her şey, onla sadece gizemli geliyordu. Yani ilk öpüşmemizde bana dönüp, "en son kimi böyle öptün?" diye bir soru dahi duymuştum. Biber demiştim ya, onu seviyordum ama bu sefer arzu denen şey vardı. Hani Hıyarın sunduğu hiçbir teklif bana mantıksız gelemezdi. Yavaş yavaş bir şeyler ilerliyordu ve bir gün onlardayken ön sevişme denen olayı keşfettim. Benim o ana kadar yaşamadığım şeylerin aslında içimde nasıl kıpırdanmalar yarattığını. Her ileri gidişin beni daha da heyecanlandırdığını. Ama aynı zamanda şu da vardı. Korkuyoruz. Sadece bundan sonra neler olacaktan değil, birilerine anlatacak mı? Beni gerçekten önemsiyor mu yoksa sadece bunları mı yaşamak için yanımda. Bizzat benim o zamanki en büyük korkularım bunlardı:D (Daha ilk tecrübelerim, herhalde öyle olacak, ezme şimdi beni)
Aynı zamanda başka şüpheler de oluşuyor. Kilolu muyum? Kalçalarım geniş mi? Göğüslerim küçük değil di mi? Daha üstünü tamamı ile çıkarmasan dahi bu korkular da başlıyor. Sen kendin karşındakini tam anlamı ile incelememiş ve onun kusurlarını görmüyorken neden kendinde kusur ararsın o da ayrı bir saçmalıktır. (Bu konuda biz kadın milletinin ayrı bir sorunudur. Sanki hepimiz karşımıza bir Tyler Durden, bir Spartacus almışız edası ile aay az yiyim, ay şunu içmiyim diye düşünmeler.)
İlk birlikte olmamızdan önce, sevişiyoruz, bir şeyler yaşanıyor aramızda. Hani her şey oldu, hadi bilikte olalım diyor çocuk, ben yok. Neden, kendimce hala bakireyim ya. Şimdi ise her boku yiyip ardından da "aman bakireyim hala" diyen insanlara derin bir hassiktir çekiyorum bu arada, bilesiniz. Kendini bir başkasına açtıysan eğer, onla sevişmiş, onu keşfetmiş, onun da seni bulmasına izin vermişsen, kusura bakma ama anca pabucumun bakiresi olursun artık.
Bende hala gelgitler ama, birlikte olursam ya hemen çekip giderse, ya sadece bunlar için yanımdaysa diye kendimi yiyorum. Ben bunlarla uğraşırken saçma sapan bir olay patlak verdi. Bu hıyar dershaneden bir kızla bir boklar yemiş. Ben tabi, "dipteyim, sondayım, depresyondayım." tripleri. Ayrıldım ama olayın ucunu da bırakmıyorum, neymiş öğrencem ya. Ardından derin dedektiflik yeteneklerimle olayı çözdüm tabi. Bu kızın da sevgilisi var ama bizim oğlanı götürcek! Oldu annem, hem senin oğlanı tut elde, hem o yetmesin benimkine dadan. Ben ayrıldım ya, bizim çocuk da gaza geldi, uğraşlar çiçekler, araya insan sokmalar derken ben bunu affettim.(seviyodum ya, napıyım yani) Bu da işte klasik konuşma "ben bir erkeğim, bazen bazı şeyler gerekiyor" tabi o böyle konuştukça ben daha tiksiniyorum.
Ve kendi çapımda aşmaya çalıştığım birlikte olmalı mıyız fikrini de rafa kaldırıyorum hemencecik. Hatta sevişmicem artık diye de karar aldım kendimce(ceza vercem ya), bi yandan da asıl şimdi giderse diyorum. Öbür yanım da aman bunun için kalacaksa kalmasın diyor.
Sonuç olarak, kendinizi keşfetmeniz aniden olmayabilir. Bazen geç de olabilir. Mesela ben hıyar aracılığı ile keşfettim kendimi. Her bir nokta mı, isteklerimi, arzularımı. Kendimi sadece iradeli diye nitelerken, arzu ne demek, neler istiyorum bunları onunla öğrendim ben.
(ps.: bir şeyler planlarla değil aniden oluyor, onu anladım tekrar. yazıyı yazarken.
kendi kendimizi yiyip bitiriyoruz bazen. yaftalanmaktan korkmak, insanlar ne der, o ne düşünür, kimler bilir. yaparsam nolur diye bir de onu anladım. ha bunlar da yetmezmiş gibi bir de oram nasıl, bacaklarım kalın mı? göğüslerim iri mi diye iyice bokunu çıkarıyoruz bir şeylerin neyse.
sonra olduk mu birlikte olduk ama onu şimdi yazasım yok nedense.
sadece şunu diyim. bir şeyler planla olmuyor dedim ya aynen öle. aniden, ummazken olmuştu bizimki. öyle şatafatlı falan da olmamıştı, birden, aniden, ama sıcaktı. onu biliyorum)

Hıyarsız bir salata da yedim ben zamanında

Şimdi biber beni bırakınca benim bir sapıtma dönemim oldu tabi. Saçma sapan içmeler, tam bir ergen çocuk gibi. Zaten o snee üniversite falan da hayal oldu. Sar başa, tekrar sınava hazırlan derken dersaneye yazılma zorunluluğu oluştu yine. Ama tabi sapıtmış dönemim diyorum ya gereksiz biri ile sevgili olmuşum.
Sonra dersanede başka bir çocuk var diye bu gereksiz dediğim çocuğu bırakıyor öbür çocukla başlıyorum tabi. Hani kapılmıycam ya ben kimseye. Aay bu çocuk da tam bir sapık çıkmasın mı? Biberden sonra nasıl garip geliyor bir erkeğin iki cümlesinden birinin bize gidelim olması. İşim var falan diye yok diyorum devamlı. Çocukla gez, toz ama bir cümle kurunca başını çevir modundayım devamlı. Çocuktan niye mi ayrılmıyorum, ee biber için ağlayıp zırlayıp, sonra onla barışmıyım diye. O sırada hıyarın teki de ezici bakışlarla bana bakıp duruyor. Bu sapığın arkadaşı. Tabi ben o zamanlar sapıtmış insan olarak herkesle yakınım derken, bunla da arkadaş olduk. Nereden biliyim büyüyeceğim erkeğin, hayatımı değiştirecek adamın o olacağını. Bildiğiniz, it diyeceğiniz bir adam. Eski sevgilileri ile yaşadığı her şey masa üstünde resmen, kızlarla herkes dalga geçiyor. O derece iğrenç biri tabi ben kankisi olduğum için ben de tüm özel hayatını biliyorum bu hıyarın. Anlatıyor bu saf saf bana da. O sıralar da biz bu sapıkla ayrıldık tabi. Aaay o da ayrı bir hikaye ben bu sapıktan artık korkmaya başladım iş hiç normal gitmiyor. Bize gidelim olayları aştı artık, aldım bu sapığı karşıma bitsin sen de artık istemiyor gibisin diye maval okuyorum ama sapık hiç oralı değil. Yok olmaz falan dedi. Ben geri döndüm tabi arkadaşlarımın yanına yok ayrılmak istemiyor dedim. Hepimiz bir dertli, bir kederliyiz. İki gün geçmedi bu geldi ben istemiyorum bitsin diye.
İşte o gün ilk defa şunu yaşadım insanlar en basit mantıklı ayrılan bendim demek için en saçma hareketleri yapabiliyor. Tabi ben şuurumu kaybettim resmen. Kız topluluğu olarak, hem sövüyor, hem seviniyor hem de saçmalıyoruz kendi aramızda. O sırada benim hıyar geçti önümden. "Çok sevdiğin sevgilin mi terk etti seni" dedi ve güldü. Ardından da gitti. O gün o kadar anlamsız bir noktaya geldim ki. Napıyorum, neler oluyor diye.
(ps: geçmişten bahsetmem lazım ki bugünlere gelebileyim:D bu eski hikayelerin sebebi temel oluşturma çabam. çok çok öptüm:D)

31 Ocak 2011 Pazartesi

Önce bulmam lazım "ben"i

Sanki bulutlar çöktü kalbime,
Beni inandır aşka yeniden demek lüzumsuz.
Benim bana inanmam lazım senden önce.
Ben kayboldum içimde ve artık yokken ben,
Sen olamazsın ki ey sevgili.
Ben seni kendimle büyütmüşüm, kendimi senle.
Sen kayboldukça içimde ben kendimi kaybetmişim aslında.
Ve ben kayboldukça benliğimde,
Hiç sen kalmıyormuş geriye.
Aşkın deli dolu çığlıklar attığı günler aklımda sevgili.
Acını sevke dönüştürdüğüm günler.
Sensiz bir an geçmez diye düşündüren günler.
Bir masada saatlerce gözlerinde büyümek,
Ya da o kadar çocuklaşmak ki, herkesin küçümser bakışlarında bile aşkla bakmak birbirimize.
Çocukluk anlarında elimden almaya çalıştığın şekeri özlerdim.
Şimdi unutmuşum be sevgili.
Beni istemen o kalabalıkta bile, ufacık bir dokunuş istemen.
Kaçmam senden utançla ve belki çokça çocukça.
Şimdi mi?
Bahçelerde üşüdüğümüz günler,
Sana haykırarak gitmeni istediğim günler,
İçimin kanamasına rağmen sana git dediğim ama senin gitmediğin günler.
Seni daha çok severek, kinle baktığım anlar.
Hepsi kayboldu sevgili.
Bir ben kaldı ama
Benden başka.
Beni aldılar elimden,
Sen kalmadın bana.
Olamayan bir bana çok olurdun zaten...

29 Ocak 2011 Cumartesi

Nefesim kesildi ilk öptüğünde, gittin daha güzel öpsünler! diye

İlk biber'den başlayayım istedim. Belki de şu an hala 3yıldan, nasıl geçtiğinden neler olduğundan bahsetmeye hazır olmadığım için biberden başlamayı seçiyorum. 21 yaşındayım şimdi(zaten 20li bir yaşa ulaşınca kendimi bi yaşlanmış, olgunlaşmış hissetmeye başladım. Bide 21 diye yazınca çok dolu dolu gözüküyor be).
Daha lisedeyken o kadar köklü! düşüncelerim vardı ki. Kimse ile çıkmayacaktım. Allahım aslında enayi gibi piyes hazırladığımız çocuktan hoşlanıyorum o yüzden kimseye evet demiyorum başka ama neyse.
Birden biber çıktı karşıma. Tanıştığımız gün, kolunun koluma değişi ve içimde deli gibi çarpan bir şeyler. Hayır anlamda veremiyorum. O kadar anlamsız ki her şey bir yandan da benle o kadar çok ilgileniyor ki, o daha da anlamsız kılıyor hislerimi. Bir insanın kolu koluna değdiğinde nasıl bu kadar heyecanlanabilirsin demeyin. Oluyordu o zamanlar(gerçi o kadar yıl geçti artık o his kalmadı, ondan sonra o his yok oldu sanki) ve hissettiğim gibi oldu. Kusura bakmayın ama ben de biraz gerizekalıyımdır arkadaşlarım çocuğu istemiyor bana uygun olmadığını(çok sevgilisi olmuş, bana göre değilmiş) düşünüyor diye yok deyp duruyorum. Ancak son derece hain arkadaşım domdom sayesinde bu iş oldu sonunda.
Ve neler mi oldu, hayatımda bir daha asla yaşayamayacağım o kadar masum hisler yaşattı ki bana o ilişki. Bir insanın kokusunu içine çekmeye korkup o kokuyu yıllarca nasıl unutmadığını öğretti. Elini tutmaya korkarken bittikten sonra bile o elleri özlemeyi, hissetmeyi öğretti. Kendimi ne kadar değerli hissetmem gerektiğini öğretti. Ve hala hatırladığımda o insanın yerini kimseye veremiyeceğimi düşündürdü her zaman.
Ha ama bu kadar mı? Hayır her ilişkiye korkarak başladım, kavga ettiğimizde kanser oldum diyebilen, barışmak istediğinde siroz oldum diyen, intihar ettiğini ileten biriydi. Daha bir çok hastalığı iddaa etti. Evet inanmayacaksınız ama hepsine de inandım, hepsinde de ağladım. Yok hayır gerçekten çok da zeki bir insanımdır ben ya. Hani zekamdan hiç kuşku duymadım gözlerimi kör eden bir şeyler vardı onda. Ama işte ondan sonra kimseye salt inanamadım.
Ne kadar mı çıktık bana kalsa bir buçuk yıl. Liseyi onla bitirdim derim. Ona kalsa değil başka herkese göre ise 3ay uzun bir boşluk 2 aydır bu süre. Ama ben onun için her gün ağladığım, ondan başka kimseyi düşünmediğim, uzaktan sevgilileri ile onu izlediğim zamanları da ilişkimden sayıyorum hala. Ben onla öğrendim bir ilişkiyi. Ben onla öğrendim sevmeyi, kalbimin acımasını. O zamanlar lanetler yağdırdım zaman zaman.
Ama şimdi çok temiz içimde. Bazen seviniyorum iyiki ilk sevgilim o olmuş. İyiki ilk öptüğüm erkek oymuş diye. Öpmek deyince aklıma ilk öpüştüğümüz gün geliyor. 1yılın sonuydu. İkinci çeyreğin başı da denebilir. İçiyorduk, yaklaştı, o kadar hafif öptü ki dudağım mı yanağım mı anlayamamıştım. Ama kalbim öyle bir çarpmaya başlamıştı ki, öyle bir atıyordu ki. Geri çekildi ve bana baktı. Ona bakıyordum ama görmüyordum, kalbimin atışları acaba ordan da hissediliyormudur diye korkuyordum. Sonra öptü. Hiçbir şey düşünemiyordum, kalbim atıyordu sadece. Şimdi hatırlayınca, gülümsüyorum. Ne hissediyorum bilmeden.
Ardından yaşadığım onca şey, gerçek bir aşk, hiçbiri o zamanki hissi vermedi. Ben mi değiştim, yoksa hiçbir şey o yalanların içindeki kadar gerçek değil mi şimdi bilmiyorum.
Ama biberle hikayemiz buydu. Nasıl mı bitti, beni tanımadığım insanlara bile hayatımın gerçeği, bana gönderilmiş bir melek! diye el üstünde tutan insan össden bir gün önce bıraktı. Söylediği tek söz ise "Seni seviyorum ama bitsin."di. Ee anlıyorum, çocuk mal sandı tabi. Hem ne biliyim, öpemedim heralde lan(heralde ne be, öpemedin zaten çocuğu). Aman neyse(Birde o değil, tüm arkadaşlarım nasıl dalga geçmişti. Sanki 40ında ama hala bakire ve tüm arkadaşları atı alıp üsküdarı geçmiş gibi bir his varsa eğer, işte ben de onu hissetmiştim.)
Şimdi iyiki diyorum. İyi ki yaşanmış, iyi ki bitmiş. Bir yandan da kendime kızıyorum, o zamanlar küçük sessiz bir kız çocuğuydun, şimdi kocaman bir kadın oldun diye. Sonra da diyorum, o insanken ne kalmıştı elimde. En azından şimdi, dolu dolu yaşadım. Aynı heyecanla mı? Onu da sonra yazarım:)

Şimdi Ben Başlayayım, Sonra Belki Siz de Okursunuz

Aslında yaşadığım şeyleri hep kağıda dökerim ama hep gizli saklı olur, kimseler okuyamaz ama bu kez bir cesaret geldi. Belki de muallakta olmamdan ötürü. Belki artık yaşadıklarımla tek başıma başa çıkamama ihtimalimden dolayı. Ya da çevremdekilerin verdiği basit akıllardan sıkılmam hatta onları uygulayamamam. Ay bu giriş çok uzun oldu, fark ettim ben onu. Nerden başlasam karar verememiştim ama şimdi bir şeyler netleşti.
3 yıllık bir ilişkinin ardından bu kararı aldım. Aslında hala ardı olmuyor çünkü benim hıyar bir bitişi kabul etmiyor ama en azından yaşadıklarımı burdan okuyup belki de gelen yorumlardan utanıp aynı hataları yapmamak için açtım(Tamam fark ettim biraz kötü söyledim ama kendime bir uyarı sistemi kurmak istememin nesi kötü ki).
Yani bir kadının kendini daha küçültmemesi gerek diyorum. Ha ben bunu çokca yaptım benim için cümle daha fazla küçültmemesi olmalı. Neyse drama dönüşmesin. Aldatıldığım hem de bir kere değil bunu öğrendiğim bir ilişkiye hala devam etmem evet tamamen aşık olmamdandı. Ama artık karşımdaki insana olan hislerimin kuvvetinden şüpheli olduğum için devam etmek istemiyorum. Lan aslında çok güzel günlerimiz de oldu. Bitmese mi?(Kızım hasta mısın çok düşündün sen bunları, sus bakıyım.)
Bu ilişki tam gökten iner gibi girmişti hayatıma. Tam tüm umutlarımın bittiğini sandığım bir dağılmışlığın ardından. Anlarsınız sizi kurtarır bir şeylerden ve böylece sizde onu yaptığı tüm kötülüklere rağmen kötü bir konuma sokmak istemezsiniz. İşte öyleydi.
Hakkaten kötü durumdaydım be. Lise yıllarımı harap etmiştim bir erkek uğruna. Gece 12ye kadar içip, kafamı gerçekten insanlar önünde duvarlara vurup ardından eve gelip aileme arkadaşımın babasının öldüğünü söylediğim günlerden sonra karşıma çıkmıştı bu hıyar. Ha bu da iyi oldu. 3 yıllık bitme evresindeki ilişkimdeki insanın adı hıyar olsun bu arada.Hani kurtarıcı olan arkadaşın. Bu arada lise hayatımı mahveden dangoza ne desem diye düşünüyorum çünkü bundan sonra hikayeleri yavaş yavaş anlatacağım ve bu ikisinden bahsetmem gereken çok yer olacak, o da bi sebze olsun dicem ama ona layık bi sebze bulamadım valla. Hah o dangoz da biber olsun. Çok yakıştı, acıydı zaten.
Bu yazıya aldanıp caymayın arkadaşlar. Her şey güzel olacak. Yazanlar da, sadece bir giriş olsun istedim. Ben mi daha ismimi bulamadım gökten indim, yeter mi?